Uzaylıları Neden Genellikle Çıplak Olarak Tasvir Ederiz?

Hayal ettiğimiz uzaylıların tam tersiyiz ya da bizde olmasını istediğimiz özelliklere sahip varlıklar düşlüyoruz. İnsansı bir davranış olan giyinmek; medeni olarak algınan, toplumdan topluma farklı yorumlanan, evrensel görülen standartlarla moda kavramının ve dev sektörlerin oluşmasını sağladı. Hatta giyinmeden dışarıya çıkan insanlara deli gözüyle bakıyoruz.

Uzaylı dendiğinde aklımıza gelen ilk tasvirlerin pek çok ortak noktası var. Popüler kültürün de etkisiyle iri gözler, ince çeneli kocaman bir kafa, ince uzun kollar ve bacaklar, büyük el ve ayaklar, soluk yeşil ya da gri ten rengi… İstisnalar olsa ve bu tasvirler değişse de bir kaide neredeyse hiç bozulmuyor: Çıplaklık.

Uzaylılar da tıpkı ilk insanlar gibi kendilerini korumak için giyinmek zorunda kalabilirler. Ancak bizim konumuz, aşağıdaki gibi insana fazlasıyla benzetilmiş tasvirler değil:

Yukarıdaki Marvel karakteri Thanos da bir uzaylı tasviri, ancak oldukça insansı giyinerek savunma moduna geçmiş bir uzaylı. Ordusundaki diğer insansı ve hayvansı görünüme sahip neredeyse bütün canlılar da giyinik olarak tasvir edilmiş durumda. Bir başka deyişle üzerine detaylı olarak düşünülmüş ve fazlasıyla insansı olarak kurgulanmış karakterler. Bu sebeple bizim özelliklerimizi taşıyan hatta kalkıp “İngilizce” konuşabilen, arabaya dönüşebilen fantastik uzaylı tasvirlerin söz etmiyoruz.

Aklınıza ilk gelen o uzaylı tasvirini unutun. Aşağıda hayal gücümüzün ürünü olan bir başka uzaylı var ve çıplak:

Arrival filminde yer verilen bu uzaylı tasviri tıpkı ahtapot gibi çok sayıda kola, hiç de insansı olmayan bir bedene sahip. Yine dünyadaki canlılardan, azrail gibi modern melek tasvirlerinden izler taşısa da olsa da yine çıplak.

Bir başka örnek 2002 yapımı Sings filminden, yine çıplak bir uzaylı:

Uzaylıların dünyadaki bir mülteci kampında yaşadığı bir başka film Discrict 9. Normalde kıyafete ihtiyaçları yok, ancak insanların eşyalarıyla insanları taklit ediyorlar:

Yani dünyaya gelmedikleri senaryolarda yine çıplaklar. Göçmen kampında, yaşadıkları dünyanın çöplüklerinde buldukları kıyafetleri giyiyorlar.

1982 E.T. filminden bir örnek daha. Dünyaya geldiğince çıplak olan sevecen bir uzaylıyı biz giydirmiştik:

Bir diğer örnek, 1986 yapımı klasik Aliens filminden, hiç insansı değil ama yine de çıplak:

Filmleri bir kenarı bırakırsak aşağıdaki sıradan uzaylı tasvirinin kaynağı da “yeşil uzaylı dansı videoları” değil:

51. Bölge efsanelerinden bu yana hayatımızda bu tasvir.

Elbette dünyamızda ‘Çıplaklar Adası’ gibi istisnai örnekler var. Yine de az ya da çok hepimiz giyiniyoruz. Ancak farklı amaçlarla. İşte burada işler biraz karışıyor:

Bu aşamda insanların “çıplaklık” kavramına nasıl yaklaştığını iyi anlamak gerek. Korunmak için giyinmek istediğimizde ‘güzel görünmek’ gibi bir kaygımız yok, önemli olan hayatta kalabilmek. Diğer taraftan modern toplumlarla birlikte gelişen ‘mahremiyet’ kavramının esnekliğine göre giyinme şeklimiz, üzerimizdeki kıyafetlerin miktarı ve amacımız değişiyor.

Biliyoruz ki ‘çıplaklık’ dediğimizde katı kurallara sahip bazı toplumlarda ‘az giyinmeye eş değer’ görüntüler bile akla geliyor (Örneğin Orta Doğu). Bazı toplumlarda ise az giyinmek çıplaklık anlamına gelmiyor (Örneğin ABD, Miami).

Bilime göre “bir insanla ilk tanıştığımız ilk anda cildine ne kadar maruz kalırsan o kadar ‘olumlu’ intibaya sahip oluyoruz”

Ancak bu ‘olumlu intiba’ daha çok insanın o kişiye karşı bir yakınlaşma ya da arzu hissetmesiyle sonuçlanabilir. Böyle bir sonuç da modern insanın etik anlayışına göre karşıdaki insanı cinsel açıdan ‘objeleştirmek’ olarak yorumlanır. Daha kapalı giyinmek, yani daha az cilt göstermek bu durumu nispeten engellese de burada temel sorun, etki altında insanın düşünce şekli oluyor.

Son yıllarda sıklıkla görüyoruz ki bir toplum içerisindeki her birey çıplaklıktan aynı ölçüde etkilenmiyor, çıplaklığı aynı şekilde yorumlamıyor. Konu dışına çok çıkmadan özetlemek gerekirse çıplaklığa karşı yaklaşım toplumsal ya da ana akım kültürler düzeyinde değil; aslında küçük topluluklar, gruplar ve hatta bireyler özelinde bile değişiyor.

Eğer yeteri kadar insansı bir uzaylı tasvir etmiyorsak bırakın giydirmeyi, cinsiyeti de ikinci plana atıyoruz. Hatta çoğu zaman bu tasvirlerde cinsel organa bile yer vermiyoruz:

Belki de aklımızdaki çiftleşmek için hiçbir dış cinsel organa ihtiyaçları yok, bu sebeple mahremiyet gibi onlara göre ilkel kaygılara da sahip değiller…

Çıplaklığa olan yaklaşımımız dini metinler söz konusu olduğunda yine değişiyor, örneğin ilk insanlar Hz. Adem ve Hz. Havva tasvirlerinde mahrem yerleri kapatma yoluna başvuruyoruz:

Bu durumun uzaylıları çıplak olarak tasvir etmekle doğrudan ilgisi olmasa da çıplaklık algımızla ilgisi var.

Çıplak insan tasviri, görüntüsü ya da teması -yerine göre- cinsel istek, utanma, ahlaksızlık gibi duygu ve çıkarımlarla sonuçlanıyor. Ancak bir uzaylıyı farketmeden de olsa “çıplak” hayal edince aynı hislere kapılmıyor, aynı çıkarımlarda bulunmuyoruz:

Çünkü hayal edilen tasvirin bizimle aynı türde olmadığının, o tasvire karşı cinsel bir arzu hissedemeyeceğimizin ya da daha ilkel bir tanımlamayla cinsel ilişkiye girip çoğalamayacağımızın farkındayız. Zira hayvanlar da çıplak ve -psikolojik sorunlar ya da sapıklık söz konusu değilse- çıplak hayvanları görünce de onların bu durumunu “ahlaksızlık” olarak yorumlamıyor, yine onlara karşı aynı sebeple cinsel dürtüler hissetmiyoruz.

Bir diğer sebep uzaylıların çoğu zaman ‘insanüstü ırklar’ olarak tanımlanması:

Aslında bu karmaşıklığın nedeni Türkçe’deki uzaylı kelimesinin hemen hemen tüm “uzaylı” tasvirlerini karşılaması. Örneğin İngilizcede uzaylı anlamına gelen “alien” kelimesi, çok geniş bir tanımlama. Ancak insanüstü gelişmiş varlıkları ifade etmek için “extraterrestrial” gibi kelimeler var.

Fark ettiniz mi? Bu tasvirlerin neredeyse tamamı, bizde olmayan ve aynı zamanda olmasını istediğimiz özelliklere sahip:

Yani sıcaklığı istedikleri ortamda yaşanabilir düzeye getirebilecekleri teknolojilere, belki de gittikleri her ortama hızlıca adapte olabilen biyolojik avantajlara sahip olabilirler. Daha iyi görme ihtiyacıyla daha iri gözler hayal etmiş olabilir miyiz? Peki ya daha büyük bir kafanın daha zeki olmakla ilişkili olduğu yanılgısı?

İlginç ve felsefenin derinliklerine kadar uzanan, varoluşsal sorunlarımızın dışavurumunu gördüğümüz tuhaf bir tablo var ortada. Bu arada, daha önce uzaylılarla temas kurduğunu belirten bir kişiyle de konuşmuştuk:

BONUS: NASA, çıplak insan illüstrasyonlarını uzaya göndermişti:

Tıpkı dünyadan farklı sesleri içeren altın plakların uzaya gönderilmesi gibi, eğer uzaylılar varsa bizi tanımaları için attığımız bir adımdı bu da… Bir gün olur da bu görüntüler ellerine geçerse onlar da “uzaylıları” çıplak hayal etmek zorunda kalabilir. Belki de bizim onları çıplak hayal etme sebebimiz, atalarımızın uzaydan gelen tuhaf görüntülere bakma sebebidir ve bir kitlesel yok oluşta tüm kanıtlar ortadan kalkmış, sadece birbirimize anlattığımız hikayeler ve bu hikayelerdeki çıplak uzaylı tasvirleri kalmıştır geriye… Kim bilir?

Kaynaklar: NDTV, Quora 1, Quora 2, Live Science, WIRED.

Yorum yapın

bursa escort kocaeli escort izmit escort escort bursa ankara escort pendik escort tuzla escort
görükle escort bursa escort bayan bursa merkez escort bursa sınırsız escort bursa otele gelen escort
bursa escort kusadası escort davutlar escort gorukle bursa görükle escort bursa bayan escort tuzla escort
bursa escort bursa merkez escort bursa ucuz escort
izmit escort kocaeli escort
bursa escort görükle escort casibom gaziantep escort porno izlegaziantep escortporno izle baywin escort istanbul
kocaeli escort escort bayan yahya kaptan escort darıca escort gebze escort gölcük escort izmit escort kocaeli escort bayan izmit escort bayan izmit sınırsız escort izmit eve gelen escort izmit anal yapan escort izmit otele gelen escort
escort ankara
etlik escort kızılay escort bayan eryaman escort bayan
bursa escort bursa merkez escort görükle escort bursa sınırsız escort görükle escort bayan bursa bayan escort bursa escort görükle escort kusadasi escort kusadasi escort ataşehir escort